Aksaray Murat Paşa Külliyesi

Murad Paşa Camii, İstanbul’un Fatih ilçesinin Yusufpaşa semtinde Millet Caddesi ile Vatan Caddesi’nin kesiştiği noktada Aksaray Meydanı’ndaki camidir.

Fatih Sultan Mehmet Han dönemi vezirlerinden Has Murad Paşa tarafından 1465-1471 yılları arasında yaptırıldı. İki fonksiyonlu Bursa Okulu üslubundadır. Duvarlar kesme taş ve tuğladır.

Aslında külliyedir. Ancak günümüze sadece cami ve hazinesinin bir kısmı gelebilmiştir. Erken Osmanlı plan tipini gösterir. 

Önü revaklı, son cemaat yeri olan, arka arkaya iki kubbesi bulunan, 2 hücreyle konumlandırılmış bir külliyedir.

Ayasofya Külliyesi

Ayasofya Külliyesi; Ayasofya’nın, çevresindeki yapılarla birlikte oluşturduğu bir külliyedir. Külliye kapsamında türbeler, sıbyan mektebi, medrese, kütüphane, imaret gibi yapılar bulunur.

Ayasofya avlusunda ilk türbe, Mimar Sinan tarafından II. Selim Han için inşa edildi. Mimar Davud Ağa tarafından III. Murad Han, 17. yüzyıl başında ise III. Mehmed Han için birer türbe inşa edildi. Sonrasında ise Şehzadeler Türbesi eklendi. 1639’da vefat eden I. Mustafa Han için, yapının camiye dönüştürülmesinden beri yağhâne olarak kullanılan vaftizhane, bir türbeye dönüştürüldü. 1648’de vefat eden Sultan İbrahim’in naaşı da buraya defnedildi.

Beşiktaş Sinan Paşa Külliyesi

Beşiktaş’ta Barbaros Bulvarı ile Beşiktaş caddesinin birleştiği noktada yer alan külliye Mimar Sinan’ın eseri olup cami, medrese, mektep ve çifte hamamdan oluşmaktadır. Külliyenin bânisi Kaptanıderyâ Sinan Paşa, külliyenin inşası bitmeden vefat etmiş (960/1553) ve külliye onun ölümünden sonra tamamlanmıştır. Kitâbesinde bitiriliş tarihi 963 (1555-56) olarak verilmektedir. Sinan Paşa’nın büyük ihtimalle caminin yanında yapılmasını istediği türbe yapılamamış, vefatında Üsküdar Mihrimah Sultan Camii hazîresine gömülmüştür.

Beşiktaş Yahya Efendi Külliyesi

İstanbul Beşiktaş ilçesi Yıldız mahallesinde Çırağan caddesine bağlanan Yahyâ Efendi çıkmazında yer almaktadır; kuruluşu 945 (1538) yıllarına kadar götürülebilir. Şeyh Yahyâ Efendi’nin kendi imkânları ile satın aldığı geniş arazi daha sonra Yıldız ve Çırağan saraylarının arazilerine katılan geniş bir parçayı, ayrıca Yüksek Denizcilik Okulu’nun arsasını da içine almakta, Yıldız tepesinden Boğaziçi kıyısına kadar kesintisiz uzanmaktaydı. Yahyâ Efendi burada mescid-tevhidhâne, medrese, hamam, çeşme ve evlerden oluşan bir külliye niteliğindeki ilk tekkeyi tesis etmiş, çevresini bağlar ve çiçek bahçeleriyle donatmıştır. İlk tekkenin çekirdeğini Yahyâ Efendi’nin mescid-tevhidhâne olarak kullandığı evinin teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Daha sonra Velizâde Ahmed Efendi adında bir kişinin minber ilâvesiyle mekân cami-tevhidhâneye dönüşmüş, bu arada tekkenin bulunduğu yere kemerlerle su getirilmiştir.